Ankara ve Sakarya'da yapılan 2. etap müsabakalarından sonra gelen eleştiriler karşısında kayıtsız kalamayan Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Sayın Ersan Ercan, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Göreve geldiği günden itibaren özveri ile çalışan, bütün eleştirilere kulak asıp daha iyisini yapmaya çalışan, sporcusunun ne düşündüğüne azami önem veren Ercan, yapılan haksız eleştiriler karşısında suskunluğunu bozdu. 

Göreve geldiği günden itibaren, Türk bilardosunu hep ileriye taşımayı hedefleyen Ersan Ercan, kendisi de bilardo sporcusu olduğu için, Türk bilardosunun ne kadar zor dönemler yaşadığını bizzat gözlemledi ve başkan olduğu günden itibaren sporcusunun rahat yaşaması için elinden geleni yaptı. Buna rağmen acımasız eleştirilere maruz kalan TBF Başkanı, hiçbir şeyden memnun olmayan, sürekli eleştiren, sürekli sorun çıkaran, bahane bulan, masada başarılı olamayıp suçu masaya, hakeme, çuhaya, seyirciye, ortama atan oyunculara seslendi. 

2. etap süresince çuha konusunda olumsuz olduğu kadar olumlu eleştiriler de aldığını belirten Ersan Ercan; üretimi yapılan her şeyin aynı süreçten geçtiğini, piyasaya sürüldükten sonra yapılan olumsuz eleştirilerin ürünü geliştirmek için mükemmel bir fırsat olduğunu söylüyor. Yerli üretim olan çuhanın milli sermayeye katkısı olduğu kadar, salon sahiplerine de yararlı olacağını düşünüyor. Bu konu ile ilgili olarak; "Tüm üreticilere ve markalara saygım sonsuz. Ama bu çuhayı lütfen içeriğinde yüzde sıfır yün oranı bulunan naylon ve polyester karışımı çuhalarla kıyaslamayınız. Dünyada az sayıda %90 yün oranı (Tüm üst düzey markalarda olduğu gibi Avustralya koyunu yünü) içeren bir çuhadır. Üretimi çok pahalı bir çuhadır ve Federasyonumuz bu çuhadan çok cüzi bir kar sağlamaktadır. Dileyen, merak eden herkese, herhangi bir turnuvada ya da karşılaştığımız her yerde resmi faturalarını gösterebilirim. Başka merak edilen bir soru da; neden Sakarya'da bu çuha ile oynanmadı? 2017-2018 ve 2019 yılları için Simonis firması ile Türkiye Şampiyonalarını kapsayan bir sözleşmemiz var ve bu yıl sonunda bitiyor. Yani tek nedeni sözleşme ihlaline girmemek. Bu kadar net." Sözlerini söyledi. 

Organize edilen açık turnuvalar ile ilgili eleştirilere karşılık olarak sayın Ersan Ercan: "Şu soruyu özellikle sormamız gerekiyor; Her OPEN turnuvasından sonra 'turnuva iyiydi' ya da 'kötüydü' diyoruz ya. Neye göre, kime göre? Dünya coğrafyasında yapılan hangi turnuvaya göre? 149 kişilik 8 masalı 7 günde biten Dünya kupalarına göre mi? 64 kişilik yaptığınız salon turnuvalarına göre mi? Yoksa diğer ülkelerde yapılan 100-200 kişilik ulusal şampiyonalara göre mi?

1500 kişinin katıldığı 13-15 gün süren, 20 masada yaklaşık 5000'e yakın maçın oynandığı turnuvalardan bahsediyoruz. Devasa bir organizasyon. Dünyada bunun bir örneği ya da kusursuz yapılan bir benzeri yok. Olması da mümkün değil. 50-60 hakem var, turnuva boyunca 100'lerce maç yönetiyor. Sabah 9:00'dan gece 24:00'e kadar. Mutlaka hata yapacak. Sabah 9:00'a maç koymazsak bu sefer maçlar gece 1:00-2:00'de bitecek. Başka matematiği ya da hesabı var mı bunun? Binlerce maç oynanıyor, o masalar 6 veya 7. günden sonra mutlaka farklılaşacak, yıpranacak. 3. gün oynayan ile 13. gün oynayan kişi aynı reaksiyonları alamayacak.

Çok daha iyi anlaşılması için yazdığım cümlemi tekrar ediyorum ;

1500 kişinin katıldığı 20 masalı ve 15 gün süren (otel ya da salon turnuvası farketmez) ve binlerce maçın oynandığı bir turnuvanın nasıl sıfır sorun ile biteceğini bekliyorsunuz? Masa hiç mi yıpranmayacak? Hakem hiç mi yorulmayacak? Top ve çuha hiç mi eskimeyecek? Konaklamalarda hiç mi sıkıntı yaşanmayacak? Dünya üzerinde hangi turnuva var ki buna yakın ve kusursuz, biz onunla kıyas ediyoruz, bekliyoruz." Sözlerini söyledi. 

Hem açık turnuvalara hem de otel turnuvalarına sıcak bakmadığını dile getiren Ercan, camia içindeki oynama arzusuna kayıtsız kalamadığını ve bu yüzden bu kadar büyük organizasyonlar düzenlediğini belirtti. 

En büyük hayallerinden biri olarak entegre bir bilardo tesisi kurmak istediğini yıllardır dile getiren sayın Ersan Ercan; Ankara'da kurulacak olan büyük bir bilardo tesisi için çoktan çalışmalara başladı. Bu sayede bir çok turnuvada yer sorununu ortadan kaldırmayı hedefleyen, aynı zamanda bir çok sporcunun burada eğitimler alabileceği ve turnuva oynayabileceği bir tesis Türk bilardosu için büyük bir adım, dünya bilardosu için de mükemmel bir örnek olacaktır. 

Ersan Ercan; asıl en büyük hayalinin ise binlerce, onbinlerce genci bilardo oynarken görmek olduğunu söylüyor. 2 yıl önce okul sporlarına girip bir çok genci bilardo sporu ile buluşturduğunu belirten Ercan, bu konu ile ilgili büyük bir projesi olduğunu ve Mayıs ayına kadar çok güzel bir haberi bize duyuracağını müjdeliyor. 

Bundan sonra enerjisinin çoğunu gençlere harcayacağını belirten TBF Başkanı: "Bilardonun eğitimini ve gerçek kültürünü almış binlerce genç bilardocuyu bu camianın içinde görmeden ve bu gururu yaşamadan kendimi başarılı saymayacağım. En büyük çabam budur ve bundan sonra en çok bunun için çaba sarfedeceğim." sözlerini söyledi.

Bir sene sonra Federasyon Başkanlığı seçimleri olduğunu belirten Sayın Ersan Ercan; "Kendine ve ekibine güvenen, bir projesi, bir fikri ya da yapabilirliği olan, ya da kim bilir belki elinde sihirli değneği olan arkadaşlarımızı bu genel kurula aday olarak muhakkak bekliyorum. Ben de orada olacağım. Çünkü rekabet her zaman kaliteyi beraberinde getirir." Diyerek başkanlık seçimleri için aday olabilecek kişileri genel kurula davet ediyor. 

Yapılan her eleştiri her zaman işi bir adım daha ileriye götürür, fakat daha iyisini yapamayan, oturduğu yerden sadece şikayet eden kişilerin yaptığı eleştiriler insana "ne için?" "kim için?" sorularını sordurur. Tam da bu konu ile ilgili olarak yazılmış çok güzel bir hikayeyi sizinle paylaşmak istiyorum. 

Usta bir ressamın öğrencisi eğitimini tamamlamış. Büyük usta, öğrencisini uğurlarken çırağına ” Yaptığın son resmi, şehrin en kalabalık meydanına koyar mısın?” demiş.

“Resmin yanına bir de kırmızı kalem bırak. İnsanlara, resmin beğenmedikleri yerlerine bir çarpı koymalarını rica eden bir yazı iliştirmeyi de unutma” diye ilave etmiş. Öğrenci, birkaç gün sonra resme bakmaya gitmiş. Resmin çarpılar içinde olduğunu görmüş. Üzüntüyle ustasının yanına dönmüş. Usta ressam, üzülmeden yeniden resme devam etmesini tavsiye etmiş.

Öğrenci resmi yeniden yapmış. Usta, yine resmi şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş.

Fakat bu kez yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde boya ile birkaç fırça koymasını söylemiş.

Yanına da, insanlardan beğenmedikleri yerleri düzeltmesini rica eden bir yazı bırakmasını önermiş. Öğrenci denileni yapmış. Birkaç gün sonra bakmış ki, resmine hiç dokunulmamış. Sevinçle ustasına koşmuş.

Usta ressam şöyle demiş:

“İlkinde, insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız bir eleştiri sağanağı ile karşılaşılabileceğini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı.

İkincisinde, onlardan müspet, yapıcı, olumlu olmalarını istedin. Yapıcı olmak eğitim gerektirir. Hiç kimse bilmediği bir konuyu düzeltmeye cesaret edemedi. Emeğinin karşılığını, ne yaptığını bilmeyen insanlardan alamazsın. Değer bilmeyenlere sakın emeğini sunma. Asla bilmeyenle tartışma."